Taşıyanın Kanunen Sorumlu Olmadığı Haller :
1.Mutlak sorumsuzluk halleri :
a-Geminin sevki veya başkaca teknik idaresindeki kusur:
TK 1062. maddesi gereğince taşıyan şahsi kusuru dışında, gemi adamlarının ve kendi adamlarının geminin sevki veya başkaca teknik idaresindeki kusurundan doğan yük ziya veya hasarı için sorumlu değildir.Sevk kusuru geminin denizde hareketi ile ilgili olan tedbirlerdeki kusuru ifade eder.Örneğin, yanlış manevra veya yanlış rota takibi neticesi geminin karaya oturmasından doğan yük zararları sevk kusurundan ileri gelen zararlardır. Çatmadaki kusur da sevk kusurunun tipik örneğini teşkil eder.Geminin başkaca teknik idaresindeki kusur ise, geminin bakım ve muhafazası ile ilgili tedbirlerdeki kusur olarak kabul edilir.Örneğin, gemi yola çıktıktan sonra arızalanan dümen veya kazanın kaptan tarafından tamir ettirilmemesi geminin başkaca teknik idaresindeki kusuru meydana getirir.Önemle belirtmeli ki, taşıyan, gemi adamlarının yalnız yolculuk başladıktan sonraki geminin teknik idare-sine ilişkin kusurları için sorumlu değildir.Eğer bu kimselerin kusurları, geminin yolculuğun başlangıcındaki elverişsizliğine ilişkin bulunuyorsa taşıyan sorumluluktan kurtulamaz.Diğer bir deyimle, geminin başlangıçtaki elverişsizliğinden doğan yük zararları bakımından teknik idare kusuru söz konusu değildir.
b-Yangın zararları :
Taşıyan şahsi kusuru olmaksızın, kendi adamlarının ve gemi adamlarının kusurlarıyla sebep oldukları yangından doğan yük zararları için de sorumlu değildir.Burada gemi adamının kusurunun nev’ine göre bir ayrıma gidilmeyip, yalnız yükteki zararın yangın zararı teşkil edip etmediğine bakılır.Bu itibarla gemi adamının ister teknik, isterse ticari kusurunun yangına sebep olmasının herhangi bir önemi yoktur.Zira her iki halde de taşıyan yükteki zararı tazminle yükümlü olmaz.Ancak yangın, geminin yolculuğun başlangıcındaki, elverişsizliğinden meydana gelmişse, mutlak sorumsuzluk halinden bahsetmek mümkün değildir.
c-Taşıtan veya yükletenin yükün cins veya değerini kasten yanlış bildirmesi :
TK 1064. maddesine göre taşıtan veya yükleten yükün cins veya değerinin konişmentoda yanlış gösterilmesine bilerek sebep olmuşsa, taşıyan her türlü sorumluluktan kurtulur.Taşıyan bu kanuni sorumsuzluk halini, yalnız taşıtan veya yükletene karşı değil, iyi niyet sahibi de olsa gönderilene karşı da ileri sürebilir.
2.Muhtemel sorumsuzluk halleri:
Taşıyan, yük ziyaı veya hasarının (denizin tehlike ve kazaları, harp hadiseleri, karışıklık ve ayaklanma, karantina sınırlamaları, mahkemelerin el koyma kararları, grev, lokavt ve diğer çalışma engelleri, yükleten veya yük sahibi ile acentasının ihmalleri, denizde can ve mal kurtarmadan veya kurtarma teşebbüsünden, yükün kendine özgü sebeplerden) birinden doğması ihtimalini ispat ederse kendisinin sorumlu olmadığına ilişkin bir karine ortaya çıkar.Görüldüğü gibi zarar sebebinin kesin bir şekilde ispatına gerek olmayıp, bunun muhtemel bulunduğunun ortaya konulması yeterli sayılmaktadır.Böyle bir durumda her türlü ispat külfeti yükle ilgiliye geçmiş olur.Taşı-yanı sorumlu tutmak isteyen yükle ilgili ya zarar verici halin meydana gelmesinde taşıyanın temsil ettiği bir kusurun bulunduğunu veya zararın söz konusu halden doğmayıp, taşıyan veya adamlarının kusurları ile sebep oldukları başka bir olaydan ileri geldiğini ispat ederek yukarıdaki karineyi çürütmelidir. Burada ispatı gereken kusur, taşı-yanın her türlü kusuru ile, gemi adamları ile kendi adamlarının ticari kusurlarıdır.Örneğin, taşıyan yükteki ıslanma zararını yolculukta uzun süre devam eden şiddetli fırtınadan –denizin tehlike ve kaza hali- meydana geldiğini, gemi jurnaline dayanarak ortaya koyarsa sorumsuzluk karinesinden yararlanır.Buna karşılık gönderilen, ambar kapaklarının gerektiği şekilde kapatılmadığı için yükün ıslandığını yani gemi adamlarının ticari kusurunun mevcut olduğunu ispat ederek, taşıyanı sorumlu kılar.
Navlun Mukavelesinin Tarafları ve Diğer İlgili Şahıslar :
Taşıyan :
Taşıyan, deniz yolu ile yük taşımayı taahhüt eden kimsedir.Taşıyan donatan olabileceği gibi, onun başkasının gemi-sini deniz ticaretinde kullanan kimse, yani gemi işletme müteahhidi olması da mümkündür.
Taşıtan :
Taşıtan, navlun mukavelesinde taşıyanın karşı tarafını teşkil eden kimsedir.Taşıtanın yükün maliki olması gerekmez.Bir kimse örneğin, nakliye komisyoncusu başkasının malının taşınmasını temin için taşıyanla sözleşme yapabilir.Bu halde taşıtan sıfatı malın sahibine değil, kendisine aittir.
Yükleten :
Yükleten, navlun mukavelesine dayanarak, taşınacak malı gemiye getiren yahut taşıyana teslim eden kimsedir.Yük-letenle taşıtan sıfatı aynı şahısta birleşebilir.Fakat yükletenin taşıtandan başka bir kimse olması da mümkündür. Böyle bir halde yükleten taşıyana karşı taşıtanın bir nevi temsilcisi durumundadır.Yükletene herhangi bir temsilciden farklı olarak taşıtana ait olan bir takım hak ve yetkiler tanınmıştır.Şöyle ki, ancak yükletenin muvafakatı ile yük güverteye konulacağı gibi yükleten malı, taşıyan veya kaptana teslim ettikten sonra, onun için konişmentonun düzenlenmesini istemek ve bu suretle gönderileni tayin ve yükü geri alabilmek gibi tasarruf yetkisine sahiptir. Böylece genellikle yükleten durumunda olan deniz aşırı satıcıların gönderdikleri malların bedelleri teminat altına alınmış olmaktadır.Çünkü deniz aşırı satışlarda (FOB, FAS) çoğu zaman navlun mukavelesini deniz aşırı alıcı ya-par.Malın bedeli ekseriyetle taşıma işi bittikten sonra ödenmektedir.
Gönderilen :
Gönderilen, varma limanında yükü teslim alma yetkisine sahip olan kimseye denir.Gönderilenin bu hakkı konişmentoya, konişmentonun düzenlenmediği hallerde üçüncü şahıs lehine şart olarak navlun mukavelesine dayanır.Gönderilen aynı zamanda taşıtan veya yükleten olabileceği gibi, bunların dışında bir kimse de olabilir.Deniz aşırı satışların gelişmesi sonucu olarak gönderilen deniz aşırı alıcı, komisyoncu veya bir banka olarak ortaya çıkar.Denizin ortasına dökülmek üzere çöp veya atık maddelerin taşınması için yapılan navlun mukavelesinde ise gönderilenin söz konusu olmayacağı açıktır.
Navlun Mukavelesinin Çeşitleri :
1.Kırkambar Mukavelesi :
Kırkambar mukavelesi, bir geminin tahsisi söz konusu olmaksızın parçalara ayrılmış muayyen eşyanın deniz yoluyla bir yerden başka bir yere taşınması konusundaki sözleşmeye denir.Burada navlun mukavelesinin konusu taşıma vasıtasına değil, doğrudan doğruya taşınacak eşyaya ilişkin bulunmaktadır.Kırkambar mukavelesinde de yükü taşı-yacak gemi tayin edilir.Fakat taşıyan yükü istediği herhangi bir yere yükleyebilir.Ancak yükletenin izni olmadıkça güverteye koyamaz.Kırkambar mukavelesinin tanımındaki parça maldan maksat, malın miktar, sayı, ölçü veya ağır-lığının belirtilerek muayyen hale getirilmiş olmasıdır.
2.Çarter Mukavelesi :
Çarter mukavelesi, geminin tahsisi suretiyle eşya taşınmasının taahhüt edildiği sözleşmeye denir.Çarter mukave-lesi tam çarter ve kısmi çarter olmak üzere ikiye ayrılır.
a-Tam Çarter Mukavelesi :
Geminin tamamının taşıtanın yüklerine tahsis edilmesi suretiyle yük taşınmasının taahhüt edilmesi halinde tam çarter mukaveelesi söz konusu olur.
b-Kısmi Çarter Mukavelesi :
Geminin muayyen bir cüz’ü yarısı, dörtte biri- veya belirli bir yerinin –bir no.lu ambarı- taşıtanın yüklerine tah-sisi suretiyle yük taşınması taahhüt edilmişse kısmi çarter mukavelesi mevcuttur.
Çarter mukaveleleri ya belirli bir veya birden çok sefer yahutta belirli bir zaman için yapılır.Sefer esası üzerin-den yapılan çarterlere “sefer çarteri trip charter” denir.Örneğin, bir geminin İstanbul ile Samsun arasında iki sefer için yük taşınmasına tahsis edilmesi halinde olduğu gibi.Buna karşılık gemi belirli bir süre için taşıtana tahsis edilerek, yük taşınması taahhüt edilmişse, “zaman üzerine çarter-time charter” mukavelesi söz konusu olur.Örneğin bir geminin altı ay süre ile taşıtana ait yüklerin taşınmasına tahsis edilmesi halindeki gibi. Bu süre içinde taşıtan gemiye istediği kadar sefer yaptırabilir.Meğer ki taraflar sözleşmede sefer adedini de ayrıca tayin etmiş olsunlar.Hemen belirtmek gerekir ki, time charter’in bir ikinci anlamı daha vardır. Tatbikatta bir geminin kiralanması da time charter terimi ile ifade edilir.Buna kira çarteri de denilmektedir.Böyle bir durumda ise, yük taşınması taahhüt edilmeyip, bir geminin kullanılmasının başkasına terki söz konusu olduğundan, navlun mukavelesinden bahsedilemez.
Denize Elverişlilik Kavramı :
TK 817. maddesine göre tekne, umumi donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından, yapacağı yolculuğun tamamıyla anormal tehlikeler hariç, deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan bir gemi denize elverişli sayılır.Bu tanıma göre mutlak anlamda değil, nispi bir elverişlilik kabul edilmektedir.Şöyle ki, geminin denize elverişliliği her mevsimde ve bütün yolculuklar bakımından olmayıp, sadece geminin yapacağı belirli yolculuk ve belirli zaman göz önünde tutularak tayin edilir.Örneğin, yazın Marmara Denizinde yapacağı yolculukla, kışın Atlantikte yapacağı yolculuk için, aynı gemide aranan elverişlilik şartları birbirinden farklıdır.
Yola Elverişlilik :
TK 817. madde gereğince bir geminin yola elverişli olmasından, evvela denize elverişli olup, buna ilaveten tesisat, yükleme durumu, yakıt, kumanya ve gemi adamlarının yeterliliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun tamamıyla anormal tehlikeler hariç deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olması anlaşılır.Bu kavram bir taraf-tan geminin büyüklüğüne diğer taraftan yapılacak yolculuğa göre değişir.Gemi adamlarının noksanlığı, yükün dengeyi bozacak şekilde kötü istif edilmiş olması, yakıt ve kumanyanın eksikliği, geminin telsiz cihazının arızalı olması, yola elverişsizliğin örneklerini teşkil eder.
Yüke Elverişlilik :
TK 1019 maddeye göre yüke elverişlilikten maksat, geminin soğutma tesisatı da dahil olmak üzere ambarların yükün alınması, taşınması ve muhafazası için elverişli durumda olmasıdır.Örneğin, daha önceki bir seferde taşın-mış olan bir yükün ambarda bıraktığı kötü kokular veya rutubet gemiyi yüke elverişsiz hale getirir.
Taşıyan geminin denize, yola ve yüke elverişli olması için tedbirli bir taşıyanın sarf etmekle yükümlü olduğu dikkat ve özeni göstermek zorundadır.Ancak yolculuğun başlangıcına kadar gerekli özen gösterildiği halde, arıza ve noksanlık keşfedilmemişse, taşıyan bu elverişsizlikten sorumlu olmaz.
Donatma İştiraki :
Birden ziyade şahsın müşterek mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, aralarında yapmış oldukları akit gereğince, cümlesi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları halinde donatma iştiraki mevcuttur.
Yukarıda görüldüğü üzere donatma iştiraki, bir gemi üzerinde kapital ve işletme ortağı olan kimselerin kurduğu birliktir.İşletme unsuru başkasına geçer, mesela gemi işletilmek üzere başka bir şahsa kiralanırsa donatma iştiraki ortadan kalkar.
Gemiyi işleten malikler başka bir tüzel kişi özellikle bir ticaret şirketi haline gelmemelidirler.Zira bu takdirde o tüzel kişi veya şirkete dair hükümlerine tabi olur.Donatma iştiraki boşluk dolduran bir müessesedir.
Donatma iştirakinde müşterek donatanların hisselerine “iştirak payı” denir.Buna gemi payı ile iştirakin diğer mal varlığı üzerindeki hisse ile iştirakten doğan sair bütün hak ve borçlar dahil bulunmaktadır.
Donatma iştirakinin idaresi için müşterek donatanlar isterlerse bir “gemi müdürü” tayin edebilirler.Gemi müdürü müşterek donatanlardan biri ise oy çoğunluğu, dışarıdan bir şahıs ise oy birliği ile seçilir.Gemi müdürü, kim olursa olsun her zaman ekseriyet kararı ile azlolunabilir.
Gemi müdürünün tayin ve azli ticaret ve gemi siciline kaydedilir.Gemi müdürü üçüncü şahıslara karşı donatma iştirakinin mutad işleri icaplarından olan bütün muameleleri ve hukuki tasarrufları yapmaya yetkilidir.Geminin deniz ticaretinde kullanılması ile ilgili mukavelelerin yapılması, geminin navlununun sigorta ettirilmesi gibi.
Gemi müdürü, donatma iştirakinin işlerini tedbirli bir donatan gibi özenerek yapmaya mecburdur.
Gemi müdürü, kaptanı tayin ve azil edebilir, kaptan sadece gemi müdürünün talimatına uymakla mükelleftir.
Gemi müdürünün kanuni yetkisi içinde yaptığı muameleler ile müşterek donatanlar hak kazanırlar veya borç altına girerler.Bu muameleler için müşterek donatanlar, aynen muameleyi kendileri yapmış gibi sorumlu olurlar.
Donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur.
Donatma iştirakinin borçlarından dolayı mesuliyet şöyledir :
Tek donatan borçlarından nasıl mesul ise müşterek donatanlar da aynı surette mesuldürler. Mahdut ayni mesuliyet hallerinde müşterek donatanlar da ancak deniz serveti ile sorumludurlar.Deniz serveti bir bütün olarak bu alacaklara karşılık teşkil eder.Sınırsız mesuliyete tabi borçlardan ise müşterek donatanlar ancak iştirak payları nispetinde ve bütün malvarlıkları ile mesuldürler.
Donatma İştirakinin Sona Ermesi :
1.Geminin ziyanı (gemi kurtarılamayacak şekilde batar, müsadere edilir veya icra yoluyla veya kaptan tarafından zaruret dolayısı ile satılırsa),
2.Geminin bütün paylarının bir elde birleştirilmesi.Bu halde tek donatan durumu ortaya çıkar.
3.Geminin devamlı olarak deniz ticaretinde kullanılmaktan çıkarılması.Mesela geminin bir işletme müteahhidine verilmesi.
4.Donatma iştiraki hakkında iflasın açılması.
5.Çoğunluk kararı ile donatma iştirakinin feshi.
6.Mahkeme kararı ile donatma iştirakinin feshi.
Kaptan :
Kaptan geminin sevk ve idaresi ile görevli ve belirli ehliyete sahip olan kimsedir.Seferde geminin tek hakimidir. Kaptan donatan tarafından, donatma iştirakinde gemi müdürü tarafından tayin olunur.Kaptan bir gemi adamı olduğundan Deniz İş Kanunu’nun hükümlerine de tabidir.
Kaptanın Görevleri :
Kaptan yola çıkmadan önce geminin denize ve yola elverişli olmasına ve gemiye, gemi adamlarına ve yüke ait belge-lerin gemide bulunmasına dikkat etmeye mecburdur.Kaptan yükün yüklenmesi, istifi ve boşaltılması sırasında da nezaret ve gerekli özeni göstermekle mükelleftir.Gemi kalkmaya hazır olunca kaptan ilk fırsatta yola çıkmaya mecburdur.
1.Yolculuk sırasında :
Kaptan bulunduğu yabancı memleketin mevzuatına riayet etmek, acil sebepler olmadıkça daima gemide hazır bulunmak, tehlike halinde gerekli tedbirleri almak ve gemi jurnalini tutmakla görevlidir.
2.Yolculuk sonunda :
Kaptanın yolculuk sırasında vuku bulan bütün kazaları, bunlar ister gemi veya yükün ziyaına veyahut hasara uğramasına, ister geminin bir barınma limanına girmesine veyahut herhangi bir başka zarara sebep olsun, gemi adamlarının tamamı yahut içlerinden bir kısmının iştiraki ile mahkemede tespit ettirmeye mecburdur.
Bu tespit kazadan sonra varılan ilk limanda yaptırılacaktır.Burada kazalar ve uğranılan zararlar, zararların önüne geçilmesi veya azaltılması için alınan tedbirler tam ve açık olarak tespit edilir.Bu suretle düzenlenen deniz raporu söz konusu kaza ve zararlar sebebiyle ortaya çıkan ihtilaflarda bir delil teşkil eder.