in ,

Alemdar Römorkörü ve Milli Mücadele

Alemdar Römorkörü bir Danimarka denizcilik şirketi tarafından bir gemi kurtarma ve yedekleme römorkörü olarak sipariş edilmiş ve “Danmark” ismi ile 4 Haziran 1898’de denize indirilmiştir. Kapitülasyonlardan yararlanarak Osmanlı’da deniz kurtarma işleri imtiyazını alan şirket gemiyi İstanbul’a gönderdi. Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine gemi Danimarka’ya dönememiş ve Osmanlı tarafından el konularak Alemdar ismini almış ve Seyri Sefain İdaresi’ne bağlanmıştır.

21 Ocak 1921’de İdare-i Mahsusa’ya ait Tir-i Müjgân vapuru Bafra açıklarında karaya oturmuştu. Geminin kurtarılması için Alemdar Römorkörü gönderildi. Kurtarma çalışmaları sürerken römorkörüm çarkçısı Üsküdarlı Osman Efendi görevli olarak Samsun’a gitti. Burada İstanbul’dan geldiğini duyanlar ona başkentteki durumu sorarken Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri kendisiyle irtibata geçti ve milli mücadeleyi, Alemdar gibi gemilerin bu mücadelede ne kadar önemli olacağını anlatarak onu römorkörü kaçırmaya ikna ettiler. Alemdar İstanbul’a döndüğünde kaptan ve mürettebata bu durumu anlatınca Kaptan Trabzonlu Osman Bey ilerleyen yaşından dolayı kendisinin gelemeyeceğini ama gemiyi kaçırmasını desteklediğini söyledi. Mürettebatta kendisine destek verince 5 Şubat’ı 6 Şubat’a bağlayan gece İngilizlere Karadeniz’de batmak üzere olan bir gemiyi kurtarmaya gittiklerini söyleyerek İstanbul’dan yola çıktılar. Ertesi sabah saat 8’de milli mücadelenin denizcilik merkezi olan Karadeniz Ereğlisi’ne demirleyerek Kuvva-ı Milliye’ye katıldıklarını bildiriyorlardı. Bu haber Ereğli’de ve Ankara’da büyük bir sevinç ile karşılandı. Aynı saatlerde geminin kaçtığını anlayan İngilizler Karadeniz’deki tüm İngiliz ve Fransız savaş gemilerine Alemdar’ı yakalayarak getirmelerini, eğer yakalayamıyorlarsa batırmalarını emrediyordu.

Ereğli’deki deniz subayları ve denizcilerden Alemdar’ın eksik mürettebatı tamamlandı. Üsküdarlı Osman Bey hastalandığı için Ereğli’de kalacaktı. Gemi Trabzon ve Ereğli’den İnebolu’ya silah taşıyacaktı. Gemiye komutan olarak Yüzbaşı Adil Bey atandı. Gemi 9 Şubat günü Trabzon’a yola çıktı. Zonguldak açıklarındayken önleri Fransız C-27 gambotu tarafından durduruldular. Gemiye çıkan Fransız subay ve yanındaki erler ile geminin yönetimini ele geçirdi ve Zonguldak’a götürdüler. Gemi komutanı tutuklanmıştı. Ertesi sabah Zonguldak Liman başkanı ve Karadeniz komodoru olan Fransız Yüzbaşı Tilli ve Senegalli askerlerden oluşan 6 kişilik bir manga yola çıktı ve C-27 önde Alemdar arkada İstanbul’a yola çıktılar. Alemdar mürettebatı kurtulmak için planlar yapıyordu. Serdümen Ereğli açıklarına geldiklerinde yavaşça gambottan uzaklaşacak şekilde manevra yapmaya başladı. Gambot uzaklaştıklarını fark ettiklerinde mürettebat bir anda Fransızların üzerine atıldı ve onları etkisiz hale getirdi. Alemdar Ereğli’ye doğru döndü. Gambot durması için Alemdar’ın pruvasının ilerisine ateş açtı. Gemide Fransızlar olduğu için doğrudan üstüne ateş açamıyordu. Makineli tüfek ile açılan ateş ise geminin galvaniz gövdesi üzerine etki etmiyordu. Tekrar top kullanmaya karar verdiklerinde ise askerlerden ele geçirilen tüfeklerle top mürettebatı üzerine ateş açılınca bunu başaramadılar. Alemdar’ın baştankara etmek istediğini anlayan Fransızlar römorkör ile kara arasına girmek istediler. Bu sırada Alemdar’ın ele geçirildiğini haber alan Kuvva-ı Milliyeciler karadan gambota ateş açınca gambot hem römorkörden hem karadan iki ateş arasında kaldı ve pes ederek römorkörün peşini bırakarak uzaklaştı. Alemdar ise Ereğli limanı içerisinde baştankara edilerek batmaktan kurtuldu. Daha sonra içerisindeki değerli malzeme ve eşya karaya taşındı ve römorkör Fransızlar geri dönüp ele geçiremesin diye valfler açılarak küpeşte seviyesine kadar batırıldı. Tahminleri doğruydu çünkü ertesi gün liman önüne bir zırhlı ve iki muhripten oluşan bir Fransız filotillası geldi. Esir alınan Fransızları, gambota ateş edenleri ve Alemdar’ı istiyorlardı fakat istekleri cevapsız kaldı. 3 gün üst üste gelerek taleplerini yinelediler ve şehri bombardıman etmekle tehdit ettilerse de ateş açmadılar. Sonunda karaya 10 mil mesafeye kadar gemilerin seyrine karışılmayacağı hususunda, limandan çıkmadığı sürece Alemdar’a karışılmamasına ve Fransız esirlerin tesliminde anlaşıldı. Böylece Fransa ile Ankara hükümeti arasında ilk temas ve anlaşma yapılmış oldu. Alemdar Eylül ayına kadar Ereğli’de kaldı. Sakarya Savaşı sonrası ordunun ciddi anlamda cephane ve silah ihtiyacı olduğu için Alemdar’a büyük ihtiyaç vardı. 25 Eylül 1921’de Kestane Fırtınası nedeniyle Fransız gemilerinin limandan çıkamayacağı hesaplanarak gece yarısı Alemdar Trabzon’a yola çıktı ve ikinci kez kaçırılmış oldu. Trabzon’a varışından sonra Alemdar hem silah ve cephane taşınmasında hem de cephane taşıyan teknelere saldıran Pontus çetecilerine karşı devriye gezerek savaş sonuna kadar büyük yararlılıklar göstermiştir.

 

Dargeb içerik yazarı Uğur Esmer.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uluslararası Denizcilik sözleşmeleri -1

Akın Harekâtında İlk Hedef: Şira Bombardımanı