in ,

Kıtasal Kenarlar

Kıyısal bölgeden itibaren karasal kütlenin denize doğru uzantısını oluşturan kıtaların su altında kalmış bölümlerinde Kıtasal Kenar adı verilir. Sahille başlayan bu bölge 4000 m derinliğe ya da abisal düzlüklerin başlangıcına kadar devam eder. Genişliği bitişik kıtanın durumuna bağlı olarak birkaç km ile 560 km arasında değişebilir. 72 milyon km²’lik bir alana sahip kıtasal kenar okyanus tabanının %21’lik bölümünü oluşturur.

Kıtasal kenar kendi içindeki jeomorfolojik özellikleri açısından 4 alt bölgeye ayrılır:

  1. Kıyısal Bölge (Coastal region)
  2. Kıta Sahanlığı (Continental shelf)
  3. Kıta Yamacı (Continental slope)
  4. Kıta Yüksekliği (Continental rise)

Kıyısal Bölge: Kıyısal bölge okyanus ve denizlerin hemen bitişiğinde bulunan ve deniz suyundan devamlı etkilenen karasal bölgedir. Bu bölgede genel olarak kıyı, sahil çizgisi (plak), nehir ağzı (haliç), lagün ve sulak alanlar bulunur.

  • Sahil Çizgisi: Kıyısal bölgede, kara ile suyun birleştiği hatta genel olarak sahil çizgisi adı verilir. Bu çizgi, genellikle denizin sakin olduğu zamanlardaki düzeyine eşdeğerdir. En aşağı düzeydeki cezir hattı ile dalga hareketleri sonucu özellikle kumların yayıldığı en üst düzey arasında kalan bölgeye Sahil adı verilir. Sahiller genellikle sabit bir zon olarak kabul edilirse de aynı sahilde zaman zaman yapılan gözlemlerde özelliklerinin az da olsa bazı değişimler gösterdiği izlenebilir. Sahilde oluşan bu değişimleri yaratan etkenlerin başında med-cezir hareketleri, dalgalar, rüzgârlar v.b. gelir. Örneğin, bir periyotta ince kumlarla örtülü sahil, başka bir periyotta çakıllarla ya da yosun artıkları ile örtülmektedir. Ayrıca insanların rıhtım, dalga kıran, liman ve ev inşası amacıyla sahilleri tamamen bozduğu da bir gerçektir.
  • Nehir ağzı (Haliç), Lagün ve Sulak Alanlar: Kıyısal bölgelerde sıkça rastlanan diğer yapılar nehir ağzı, lagün ve sulak alanlardır. Lagünler denizlerden kum banklarıyla ayrılmış sığ su gölleridir. Nehir ağzı, nehirlerin denize açıldığı med-cezir etkisindeki ağız bölgesidir. Nehir ağzı ve lagünlerin dağılışı kıyısal bölge ve kıta sahanlığının bölgesel özellikleriyle ilişkili olup, bunlardan nehir ağızları genel olarak kıta sahanlığı ve kıyısal bölgenin dar olduğu bölgelerde, lagünler ise geniş olduğu bölgelerde bulunurlar. Bunlar kıyısal bölgenin diğer yapılarında olduğu gibi geçici çevresel ve yapısal özelliklere sahiptir ve bu özellikleri zamanla değişebilir. Örneğin, bu bölge sularının tuzluluk derecesi med-cezire ve gelen tatlı su miktarına göre gün içinde bile değişebilir. Her iki bölge biyolojik yönden çok verimli olduğundan balıkçılıkta özel bir öneme sahiptir.

Sulak alanlar, özellikle alçak olan pek çok kıyıda yaygın olarak bulunan yapılardır. Bunların               oluşumunda med-cezir miktarı, çürüyebilen bitkilerin fizyolojisi ve buradaki sedimantasyon                 olayı başlıca rolü oynar.

Kıta Sahanlığı: Kıtasal uzantının kıyısal bölgeden başlayarak ortalama 130 m derinliğe kadar uzanan bölümü kıta sahanlığını oluşturur. Bununla beraber bu bölgenin bazı yörelerde 200 m derinliğe kadar uzandığı saptanmıştır. Kıta sahanlığı bölgesini tüm sahillerde ideal şekilde bulma olanağı yoktur; ortalama olarak 65 km’lik bir genişlikte olduğu kabul edilirse de genişliği sahilin durumuna bağlı olarak çok değişir. Örneğin, bazı sahillerde çok dar olduğu halde, Arafoura Denizi’nde olduğu gibi bazı sahillerinde genişlik 1.000 km’yi geçebilir. Bu bölgenin üzerini örten yağışım materyalinin esasını karasal kökenli materyal oluşturursa da bunların oranı enlemlere bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, ekvator çevresinde kalkerli organizma artıklarıyla silt, kil ve kum dominant olduğu halde, yüksek enlemlerde kum, çakıl ve taşlar yaygındır.

400.000 km’lik bir uzunluğa sahip kıta sahanlığı yaklaşık 30 milyon km²lik bir alana sahiptir ki, bu da tüm okyanus dibinin yaklaşık % 7.5’lik bir bölümünü oluşturur. Bu bölgenin okyanuslarda ve bitişik denizlerdeki dağılışı da yeknesak olmayıp Arktik Okyanusu’nda diğer okyanuslara göre çok değişik geniş bir alana sahiptir.

Kıta Yamacı: Kıta yamacı, yeryuvarı kabuğunun iki önemli topografik özelliğini oluşturan okyanus ve karasal kabul arasındaki geçişi sağlayan okyanus dibinin en önemli morfolojik yapısını oluşturur. Kıta sahanlığının birden bire alçaldığı yerden başlar ve ortalama 4.3°’lik bir eğimle yörelere bağlı olarak 1.400-3.200 m derinliğe kadar devam eder. Kıta yamacının eğimi bazı bölgelerde 50° ve hatta 80°’ye ulaşabilir. Genişliği ise 15-80 km arasında değişmekle beraber çoğu bölgelerde 50 km civarındadır. Okyanus dibinin %7’sine yakın bir bölümü kıta yamacını oluşturur, fakat bu alan okyanuslara bağlı olarak çok değişir.

Kıta Yükseltisi: Kıta yamacının bittiği yerden başlayan ve 4.000 m derinliğe kadar devam eden okyanus dipleri kıta yükseltisini oluşturur. Bu bölge yeknesak yapıda olup, ortalama eğimi 0.2° kadardır. Okyanus dibinin %5’ini içeren bu bölgenin ortalama genişliği 40 km civarındadır.

Kıtasal kenarda kıta sahanlığı, kıta yamacı ve kıta yükseltisi gibi esas morfolojik yapılardan başka ikinci derecede bazı bölgeler için önemli diğer morfolojik yapılara da rastlanır. Bunlara örnek olarak denizaltı kanyon ve vadileri, denizaltı platformları ve mercan resifleri gösterilebilir.

KAYNAKÇA

KOCATAŞ,A.2017: Genel Oseanoloji. Dora Yayıncılık,Bursa

ERGENGİL, Y.,1977: Genel Oşinografi 1 ve 2 T.C. Dz. K.K Deniz Harp Okulu Komutanlığı. Heybeliada-İstanbul

 

Yazar:

Ahmet Can ÇALIKOĞLU

Ordu Üniversitesi-Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Mühendisliği

 

 

Yazar Lacka - Sevgi Girgin

İTÜ - Denizcilik Fakültesi - Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elektrik Üreten Yüzer Yapılar

Hüseyin Turgut ile Dijitalleşme