Dünya denizciliğinde önemli bir yere sahip olan Mavi Vatan’ın denizcilikte bugünkü yerini almasını ve bir yarımada ülke olmasının gereklerini yerine getirilmesini sağlayan denizci bireylerin yetiştirilmesi Türkiye’de her zaman önem arz etmiştir. Denizci bireyler yetiştirme konusunda başarılı bir eğitime sahip olan Türkiye, akademik düzeyde denizci yetiştirmeye 1773 yılında III. Mustafa zamanında açılan Hendese Odası adında bir sınıf olarak açılan okulda başlamıştır. 1774 yılında vefat eden III. Mustafa’nın son ve en önemli icraatlarından biri olan ve bir tersane gözü içerisinde açılan okul, 1782 yılında Padişah I. Abdülhamit döneminde Mühendishane-i Bahr-i Hümâyûn adını almıştır.
Türk eğitim tarihinde modern anlamda ilk defa kurulan bu okulun açılmasında 1768’de başlayan Rus savaşında Osmanlı ordusunun teknik açıdan zafiyet içinde bulunmasının önemli rolü vardır. Savaş sırasında topçuluğun çağdaş hale getirilmesi çalışmaları önem kazanmış ve bu arada bir yıl kadar hizmet veren bir topçu okulu açılmış olmakla beraber bunun savaşın seyri üzerinde etkisi görülmemişti. 1770 Çeşme faciasından sonra donanmanın yeniden yapılanması girişimleri de kalıcı ve verimli olmamıştı. Eğitilmiş kadrolara duyulan ihtiyaç bir deniz mühendishânesi açılmasını kaçınılmaz kılmıştır.
Fransızca kaynaklarda “Ecole de Théorie” veya “Ecol de Mathématiques”, Türkçe kaynaklarda “Hendesehâne” yahut “Hendese Odası” olarak geçen ve Tersane’de gemilerin çekildiği boş bir hangarda açılan okul, içlerinde ileri yaşlarda olanların da bulunduğu az sayıda talebeyle eğitime başladı. Baron de Tott’un sınavdan geçirerek seçtiği ilk öğrenciler genelde eski kaptanlardan, bunların veya yüksek rütbeli bazı memurların çocuklarından oluşuyordu. Gerekli bazı kitaplar ve aletler Paris’ten getirtilmişti. İlk aylarında Fransız hocalarından Gilles Jean-Marie Brazzer de Kermovan tarafından matematik ağırlıklı bir eğitim verilmekte olan okulda kısa bir zaman sonra devletin eğitilmiş denizcilere olan ihtiyacından dolayı ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın da isteğiyle ders müfredatında deniz mühendisliği, hendese ve coğrafya bilimlerine ağırlık verilecek şekilde değişiklik yapıldı.1776 yılı başlarında okulun tüzüğü hazırlanarak yürürlüğe konuldu.
Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun 1781 yılında Mühendishâne-i Tersâne-i Âmire adıyla anılmaya başlandı ve 1784’te Halil Hamîd Paşa döneminde yeniden düzenlendi. Önce yer darlığı sorununun giderilmesine çalışıldı ve okul, Tersane Zindanı yanında üç ambarlı kalyonların yapıldığı semt civarında yeni inşa edilen birkaç odalı bir binaya taşındı. Bu binanın 1797 tarihli tamiratında verilen bilgilerden hareketle 189 m2 olmak üzere iki kat halinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu vesile ile ders programları da yeniden ele alındı, eğitim kadrosu Fransa’dan getirtilen Lafitte-Clavé ve Monnier gibi mühendislerle takviye edildi. Bunlar aslında kara mühendisleri olup hizmete alınmaları bu sahadaki boşluğun doldurulması amacını taşımaktaydı. Böylece burada istihkâm, tâbiye ve hendese dersleriyle 1795’te açılacak Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’un ilk adımları atılmış oluyordu. Hendese ağırlıklı dersler için Gelenbevî ve Kasabbaşızâde İbrâhim efendiler vazifelendirilmişti. Fransız mühendislerinin hazırladığı dersler ise Ermeni tercüman Miran tarafından Türkçe’ye aktarılmaktaydı. Daha sonraki Nizâm-ı Cedîd döneminin önder simalarından ve o sırada defterdar olan Mustafa Reşid Efendi okulun nâzırlığına getirildi. Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun’daki eğitime katkıda bulunmak dışında harita çıkartan, müstahkem mevkilerin takviyesiyle uğraşan ve diğer askerî sahalarda da teknik hizmet veren Fransız mühendis ve subayları, 1787-1788 Osmanlı-Rus / Avusturya Savaşı sebebiyle bu devletlerin karşı çıkmalarından ötürü Fransa’ya geri çağrıldı. Gelenbevî’nin vefat etmesi ve yerine tayin edilen Palabıyık Mehmed Efendi’nin iki yıl sonra ayrılması gibi sebepler eğitim kadrosunda önemli bir zayıflamaya yol açtı. Yaşanan tecrübeler ışığında savaş sonrası, Tersane de olan Mühendishâne gibi özellikle yapımına 1793’te başlanan Humbaracı ve Lağımcı ocakları efradının eğitilmesiyle görevli olmakla beraber Harp Okulu olarak hizmet verecek olan yeni bir mühendishanenin kurulması kaçınılmaz hale geldi ve burası Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun adını aldı.
1791-1792 Ziştovi ve Yaş antlaşmalarından sonra Avrupa’daki gibi gemi inşa edilerek bir donanma oluşturulmasına da öncelik verilmek istenmekteydi. Özellikle bu son ihtiyacı karşılamak amacıyla 1793’te, gemi yapımı sahasında hizmet verecek ve usta mimar-mühendisler yetişmesinde emeği geçecek olan başta Jacques Balthasard le Brunn olmak üzere bazı Fransız mühendisler hizmete alınmıştır. Böylece J. B. le Brunn’ün himmetiyle Mühendishâne-i Tersâne-i Âmire’de gemi inşası kısmı kurulmuştur. İleride hoca ve gemi yapım mühendisi olarak hizmet verecek olan Büyük Seyyid Mustafa ve Ahmed Hoca, J. B. le Brunn tarafından yetiştirilmiş ve yabancı mühendislerin memleketlerine dönmeleri halinde işlerin yürütülmesi bir dereceye kadar temin edilmiştir. Nitekim bu defa da J. B. le Brunn, Fransa’nın Mısır’a saldırması üzerine memleketine dönmek zorunda kalmıştır. Diğer Fransız mühendislerden Benoît gemi inşası derslerine devam etmiştir. J. B. le Brunn tarafından düzene sokulan Mühendishâne-i Bahrî’deki eğitimin ikinci önemli dalı olan harita ve coğrafya dersini Seyyid Osman Efendi ve Ahmed Hoca sürdürmüştür. Derslerin bir kısmı Fransız mühendislerinden Parale tarafından verilmiş ve bu arada donanmadaki hoca, reis ve hizmetlilerin çocuklarından oluşan yirmi kişilik bir öğrenci grubu eğitime alınmıştır. Parale’in de memleketine dönmek zorunda kalması üzerine bu yeni talebeler gemilerdeki uygulamalı derslere katılmıştır.
Yeniçeri Ocağı’nın dağıtılmasından sonra askerî kurumlardaki yeniden yapılanma aşamasında Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun 1830’da Heybeliada’ya nakledilmiş, 1838’de Tersane’de Paşa Konağı’nın bulunduğu tepe üzerine inşa edilen bir binaya taşınmıştır. Bu dönemde de kayıtlı kırk öğrencisine rağmen bunların ancak yarısının derslere devam ettiğinden ve hâlâ eğitimin yetersizliğinden şikâyet edilen okul 1846’da kalıcı olarak tekrar Heybeliada’ya taşınmıştır. Mühendishâne-i Bahrî bugünkü Deniz Harp Okulu’nu teşkil etmektedir.
Eren Yıldız