Navarin bugün Yunanistan topraklarında kalan bir liman şehridir. 1460 yılından itibaren Osmanlıların elinde bulunan şehrin tarihi önemi; İngiliz, Fransız ve Rus gemilerinden oluşan müttefik donanmanın 20 Ekim 1827 tarihinde Osmanlı donanması ile yaptığı ve adı geçen devletlerle bir savaş durumu olmamasına rağmen Osmanlı donanmasını beklenmedik bir baskınla yok ettiği savaştan gelir.
Sonuçları dünya çapında denizcilik anlayışı değişim göstermiştir. Navarin Deniz Savaşı sonrasında yelkenli donanmalar ile yapılan savaşların sona ermesi sağlamıştır. 1827 yılının ardından dünyada deniz savaşları buharlı olan gemiler aracılığı ile gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Özellikle zırhlı gemilerin deniz savaşlarındaki üstünlükleri kabul edilmiştir.
Osmanlı Devleti içerisinde yer alan Yunanlar 1821 yılında büyük bir bağımsızlık harekâtı başlatmışlardır. Bu harekâtın sona erdirilmesi için ise Osmanlı kara ve deniz donanması Navarin’de yer alıyordu. Asıl iş karada yapıldığı için sevkiyatlarda kullanılan deniz donanması limanda demirlemiş bir halde bekletiyordu. Ayrıca Navarin Limanı doğal bir liman olarak iyi pozisyonda bulunuyordu.
Yunan isyanını bastırmakla uğraşan Osmanlı Devleti bir yandan da Mora gibi yerlerde olan isyan hareketleri ile uğraşmak zorunda kalıyordu. Gerçekte Yunan bağımsızlık hareketini bastırmaya çalışan asıl kuvvetler Osmanlı kara kuvvetleriydi. Fakat her zaman olduğu gibi Osmanlı donanması kara harekâtına destek oluyor, asker ve silah sevkiyatı yapıyordu. Ancak onun bu işlevi de çok belirleyiciydi. Çünkü bu nakil işlemlerinin kuzeyden kara yoluyla yapılması, ulaşımın uzunluğu ve güvensizliği yüzünden çok zordu.
Yunan isyanının ortadan kaldırılmasına yakın bir zamanda Rusya, Fransa ve İngiltere Yunanlara destek vermeye başlamışlardır. Hatta Yunan ordularında İngiliz subaylar da bulunuyordu.
Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesi üzerine İngilizlerle işbirliği yapan Osmanlılar Fransızları Doğu Akdeniz’den uzaklaştırmışlardı. Fransız tüccarlarının çekilmesinden kaynaklanan eksikliği Yunanlılar giderdi. Akdeniz’deki Yunan deniz ticareti gelişti. 1821’de Yunan ticaret filosu 600 gemiye, Yunanlıların yıllık ticaret hacimleri de 150.000 tona ulaşmıştı. Ege’deki korsanların büyük çoğunluğu Yunanlıydı. Bu nedenle 1821’de Yunanlılar Osmanlı yönetimine başkaldırdıklarında, Osmanlı Devleti Ege’de de denizden bir direnişle karşılaşmıştı.
Osmanlı ordusu bir yandan Mora Yarımadası’nda kara ordusu ile isyanları bastırırken, donanma ile de hem karaya asker ve silah çıkartıyor, hem denizde korsan harekâtını engellemeye yöneliyor hem de Yunan gemilerinin isyancılara silah ve cephane naklini önlemeye çalışıyordu. Navarin Baskını öncesindeki günlerde Osmanlılar ayrılıkçı Yunan hareketini önemli ölçüde etkisizleştirmiş durumdaydı.
Navarin Baskını öncesinde, üç büyük devlet İngiltere, Fransa ve Rusya, Yunanistan’ın bağımsızlığı konusunda anlaşmışlardı. Hatta bu doğrultudaki önerilerini Osmanlı yöneticilerine açık olarak belirtmişlerdi. Üç ülkenin elçileri 11 Eylül 1827’de Reisülküttap (dışişleri bakanı) Mehmet Sait Pertev Efendi’ye, Ege Denizi’nde güvenliğin kalmadığını, Avrupa ticaretinin de bundan zarar gördüğünü, ayrı bir Yunan devletinin kurulmasıyla savaşa son verilmesinin gerekli olduğunu söylediler. Osmanlı yönetiminin üç büyük devletin önerilerine cevabı sert oldu ve büyük devletlerin bu soruna karışmamaları istendi.
Ancak üç büyük devlet diplomatik baskılarla yetinmediler ve donanmalarını Navarin Limanı açıklarına demirlediler. 20 Ekim 1827 günü de hiç beklenmedik bir anda Navarin Limanı’nda bulunmakta olan Osmanlı-Mısır donanmasını bir baskınla yok ettiler. Osmanlı-Mısır donanmasından 60 kadar gemi dört saat içinde yok olmuştu. 6000 kadar Türk ve Mısırlı asker öldü ve 4000 kadarı da yaralandı. 12 İngiliz, 8 Rus ve 7 Fransız gemisinden oluşan ve 1298 topu, 17500 askeri bulunan üç devletin asker kaybı ise sadece birkaç yüz civarındaydı ve gemi kayıpları yoktu.
Yunanlıların bağımsız olması ve Osmanlı’nın yenilmesi üzerine bölgede yıllardır beraber yaşayan Tüklere Yunanlılar tarafından şiddet ve katliam uygulanmaya başlanmıştır. Katliam sonrasında yaklaşık 3.000 Türk’ün katledildiği bilinmektedir. Bu soykırım ise günümüzde maalesef gündeme getirilmemektedir.
Osmanlı tam anlamı ile donanmadan yoksun bir hale gelmiştir. Yunanistan istediği bağımsızlığı kazanmıştır. O zamanın şartlarında 60 büyük gemisi bulunan donanma 4-5 saat gibi bir süre içerisinde tamamen ortadan yok olmuştur. Osmanlı tarafından 4.000’den fazla ölü ve yararlı olduğu tespit edilmiştir. Osmanlı Devleti, gemicilik konusunda kendini geliştirmeye başlamıştır. 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan bağımsız olmuştur.
Napolyon’un ardından Fransızlar tekrar Avrupa’da kendilerini gösterme fırsatı buldular.
KAYNAKÇA:
https://denizmuzesi.dzkk.tsk.tr/
https://greekreporter.com/
https://www.topragizbiz.com/
Yazar:
Aleyna Küçüksolak
Piri Reis Üniversitesi
Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği