MAVİ VATAN
Teknolojinin gelişmesiyle beraber deniz yataklarında özellikle petrol, gaz ve diğer kaynakların işletilir hale gelmesiyle, deniz alanları üzerinde egemenlik iddiaları ve uyuşmazlıkları artmıştır. Deniz, ulaştırmada, deniz altı kablo ve boru hatlarının döşenmesi nedeniyle haberleşme ve enerji kaynaklarının taşınmasında sahip olduğu önem ve sorunların artmasına neden olmuştur. Bu nedenlerle devletler uluslararası deniz hukukuyla ilgili kurallar oluşturmak zorunda kalmıştır.
Bu kurallar çerçevesinde oluşturulan kesimler farklı yetkilerin uygulandığı bölgelere ayrılmıştır. Bu bölgeler iki kategoride incelenirse; devletin egemenliğine tabi deniz kesimi ve
açık deniz kesimi olarak incelemek doğru olacaktır. İç sular ve Kara suları devletin egemenliğine tabi deniz kesimleridir. Devletlerin kara sınırından 12 deniz mili açıkta bulunan bölge Kara suları olarak adlandırılır ve hakimiyeti tamamen kıyı devletine aittir. Açık denizin kıyıya yakın kesimlerinde de kıyı devleti lehine özel rejimler görülür. Bunlar ; bitişik bölge, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge şeklindedir. Asıl tartışmalı olan ve gündemden düşmeyen bölgeler karasularından itibaren 200 deniz mili kadar büyük bir alanı kaplayabilen kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerdir. Kıta sahanlığı sahildar bir devletin su derinliğinin doğal kaynakların işletilmesine elverişli olduğu noktaya kadar karasularının dışında kalan denizaltı bölgelerinin, deniz yatağı ve toprakaltı kesimlerinin tümüdür.
Kıta sahanlığı daha çok coğrafi bir bölgedir ülkelerin kıta sahanlıklarını ilan etme gereği bulunmamaktadır. Aksine münhasır ekonomik bölgeler en az iki ülke arasında antlaşma veya hukuki süreçlerle sağlanan bölgelerdir. Dolayısıyla bu bölgelerde kıyı devletinin daha fazla hakkı bulunmaktadır. Bu haklar kıtasahanlığından elde edilen haklara ek olarak su kütlesindeki canlı ve cansız doğal kaynakların korunması, işletilmesi ve enerji üretimi (rüzgar, akıntı, su) hakkı da kıyı devletinin elinde bulunur. Münhasır ekonomik bölge olmayan bir bölgede kıta sahanlığı söz konusu olabilirken kıta sahanlığı olmayan bir bölgede münhasır ekonomik bölge söz konusu olamaz.
Geçtiğimiz günlerde ülkemizin BM tarafından tanınan Libya hükümetiyle imzaladığı “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı”ile iki ülke arasındaki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi sonucunda Türkiye’nin KuzeyKıbrıs ile 2011 yılında Güney Kıbrıs devletinin İsrail, Lübnan ve Mısır ile imzaladığı 3 antlaşmayı yok sayıp farklı bir antlaşma imzalamasından sonra Doğu Akdeniz’de imzalanan 5 inci deniz antlaşması olma özelliğini taşıyor. Bunlara ek olarak Libya antlaşması sınırları bölgede Mısır ve Güney Kıbrıs’ın Yunanistan ile olan deniz sınırının arasında bir duvar görevi görerek Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki elini biraz daha güçlendiriyor.
Metin İçerik Yazarı:Ahmet ÇALIKOĞLU
Kaynakça:
http://turksam.org/konu/mavi-vatan
https://www.setav.org/analiz-dogu-akdenizde-deniz-yetki-alanlari-ve-turkiye-libya-mutabakati/
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1ta_sahanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1
bu konuda bu kadar net bilgiler internette malesef yok bu yüzden çok iyi ve başarılı olmuş teşekkürler.