in ,

Denizcilik tarihi ve kültürü (Doğu-Batı kavramları)

“ Tarih tekerrürden ibarettir”

Bu söz, aslında insanoğlunun 1 milyon yıllık geçmişinde yaptığı çeşitli hataları, kendi kolektif belleğinde temize çıkarmak isteğidir. Oysaki tarih, kendi bakış açısına göre onu yazanların, bulunduğu toplumsal ve kültürel yapıya bağlı olmaksızın, hataların ve doğruların yanı sıra tüm insanlığın duygu, düşünce, eylem ve kimliklerini içermektedir. Yaşanmış olayları o günün şartlarına (siyasal ve ekonomik) bağlı olarak aktaran tarih, insanlığın geçmişindeki tüm olayları ve toplumları içermek zorundadır. Günümüz tarihi, Batı toplumlarının sistemli bir şekilde kendi varlıklarını (üstünlüklerini) ispatlamak üzerine kurulu, diğer dünya toplumlarını bu sürecin dışında bırakarak ya da dolaylı yoldan yine Batı’ya bağlayarak yazılmış ve dönemlere ayrılmıştır. Oysaki dünya ya da diğer bir deyişle İnsanlık Tarihi, Doğu ve Batı’nın süreç içindeki ilişkilerinin bütünüdür. Bu ilişkilerin tarih boyunca en yoğun yaşandığı Anadolu coğrafyası ise tüm dünya tarihini şekillendiren dünyadaki yegâne jeopolitik alandır. Günümüzde, Türkiye Devleti’nin bulunduğu coğrafyada çeşitli etkenlerle şimdiye kadar görülmemiş şekilde yeniden kurgulanan Doğu-Batı ilişki düzeni, ülkemizin geleceği yönünde jeopolitik durumumuzdan en iyi sonucu çıkarmamızı gerektirmektedir. Bu bağlamda, her zaman Dünya-İnsanlık Tarihi’nin çok önemli bir parçası olan Türk Milleti, Doğu-Batı ilişkilerinin odak noktası olan Anadolu topraklarında varlığını ve geleceğini, Batı tarih sisteminin dışında tüm insanlığı ve kültürleri içeren bir anlayışla biçimlendirmelidir. Bu durum, Doğu-Batı ilişkilerinde ülkemizin tüm kozlarını kullanarak aynı zamanda ulusal ve sınırsal bütünlüğünü koruyarak, dünya siyasetinde geçmişte olduğu gibi büyük söz sahibi olmasını yaratacaktır. Ülke olarak en büyük kozumuz ise Anadolu’nun jeopolitiği, denizlerimiz ve boğazlarımızdır. Batı’nın(A.B.D-A.B) Türkiye üzerindeki tüm görüşlerinin-kaygılarının ana kaynağı da budur.

Doğu-Batı Kavramları
Tarihsel süreç içinde sadece yön ifade etmenin önüne geçen bu kavramlar, insanoğlunun yeryüzünde yayılışıyla birlikte karşılaştığı coğrafi şartlara bağlı olarak toplumların da farklılığını ortaya koymaktadır. Doğu-Batı farklılığı ya da Doğu-Batı insanlarının farklılığı, coğrafi-doğal şartların zorluklarına yaşamları içinde yarattıkları çözümlerin farklılıklarından kaynaklanmaktadır ve bu sadece bir döneme ait olmayan, halen devam eden ve gelecekte de devam edecek bir olgudur. En eski farklılıklardan biri, Batı’nın daima doğayla coğrafyayla savaş halinde, onu yenme üzerine sistemler geliştirirken, Doğu’nun ise doğaya-coğrafyaya uyum sağlamak ve dolayısıyla ondan en üst düzeyde yararlanmak isteği olarak görülmektedir. Bu durum sonraki zamanlarda da ekonominin temel yapısını oluşturacak ve ilişkileri düzenleyecektir. Doğu-Batı farklılığı, ilk ekonomik uğraş olan tarım ile başlamış; verimli Doğu ovalarında tarım yapan üretici Doğu toplumuyla, avcılık-toplayıcılık yapan Batı toplumu arasında belirgin farkı yaratmıştır. Tarım üretimi; süreci, yerleşmeyi, işbirliğini ve dolayısıyla paylaşmayı, hoşgörüyü, sabrı getirirken, avcılık-toplayıcılık ise aniliği, kişiselliği, çatışmayı ve kaynaklar için savaşmayı zorunlu kılmıştır. İşte tarih içinde Doğu-Batı ilişkilerini de belirleyen temel faktör Batı’nın kaynak eksikliği ve bunu giderme amacıyla kullandığı yöntemlerdir. Tarihte Doğu ve Batı devlet anlayışlarının gelişmesinde de, ekonomik ilişkilerin niteliği ve devlet olarak yaratılan sistemlerin farklılığı gelmektedir. Doğu, tarım topraklarının işlenmesinde süreklilik yaratacak şekilde kişilerden bağımsız otoriter devlet yapısını yaratırken; Batı kişilerin(kahramanların) önderliğinde Doğu’yla ilişkilerden en üst düzeyde fayda sağlayacak ticari devlet yapısını yaratmıştır. Doğu üretimin, Batı ise ticaretin devam etmesini istemektedir. Bu durum, Doğu devletlerinin tarım için yeni toprak isteklerini, Batı devletlerinin de ticaret için deniz-liman isteklerini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenledir ki, üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları Doğu-Batı ilişkilerinde tarımın ve denizciliğin kesiştiği alan olarak

“Doğu’nun Batı sınırı, Batı’nın Doğu sınırı” olmuştur. Sorun buranın hangi toplum tarafından yönetileceğidir. Doğu mu? Batı mı?

Doç. Dr. Yasemin NEMLİOĞLU KOCA

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
DENİZCİLİK FAKÜLTESİ

DENİZCİLİK KÜLTÜR VE TARİHİ
DERS NOTLARI

 

Yazar Abramak - Doğukan Üzüm

Denizcilik İşletmeleri Yönetimi - Dokuz Eylül Üniversitesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Savarona müze olmalı!

Denizcilik tarihi ve kültürü (Doğu-Batı ilişkilerinde denizcilik ve anadolu)